HAYATIN İÇİNDEN

ERZİNCANDAN UYARI ÜSTÜNE UYARI

Erzincan İliç’te yaşanan faciadan işçilerimizin sağ salim kurtarılmasını, sorumluların biran önce hesap vermesini istiyoruz. Madendeki, işçi ve çevre sağlığı felaketi sermayenin kar uğruna yol açtığı bir katliamdır.

Erzincan-İliç, Kaz dağları, Kayseri-Develi, Tokat-Erbaa ve Ordu bölgesi dahil tüm ülkede altın madeni

arama çalışmalarının ekolojiye ve emekçilere ciddi zararlar vermektedir.

İnsan değil rant odaklı kentleşmenin, amansız bir betonlaşmanın ve denetimsizliğin bedeli

yaşanmaktadır. Bu uğurda emekçilerin canını, ülkenin havasını, suyunu, ağacını ranta kurban ediyorlar.

Altın üretiminde, ormanlarımız ağaç katliamı sonucu çöle dönmekte, siyanürün havaya karışması

insanın ve doğanın zehirlenmesine yol açmaktadır. Altın madeni şirketlerinin altın ayrıştırma işlemlerinde

siyanür kullanması nedeniyle topraklarımız, ormanlarımız, sularımız zehirlenmektedir. Ağır metaller toprak ve

su da yaşayan tüm canlıların ölümüne yol açmaktadır.

Yerli ve yabancı sermayeye ülkenin yer altı ve yer üstü kaynaklarını peşkeş çeken iktidar, Akbelen’den

Kazdağılarına, Akkuyu’dan İliç’e kadar tüm orman, sulak ve korunması gereken alanları sermayenin emrine

sunmuştur.

Ülkemizdeki maden ocakları ve katliam boyutlarında yaşanan işçi cinayetleri en önemli sorundur.

Emekçiler, sermayenin kar hırsı ve iktidar tarafından alınmayan önlemler nedeniyle iş cinayetlerinde hayatı

kaybediyor.

Çevre Bakanlığı'nın defalarca kapasite artırımını onayladığı bu maden, Çevresel Etki Değerlendirme

(ÇED) süreçlerinin göz ardı etmektedir. Siyanür sızıntısıyla bilinen şirketin vergi borcu silinmiştir. Ayrıca her

felaketin ardında bakanlık yeniden onay vermektedir.

Altın madenine karşı bugüne kadar yapılan hiçbir uyarı dikkate alınmadı ve katliam göz göre göre

gelmiştir. Emperyalist güçler doğal kaynaklarımızı talan ederken ülkemizi adeta cehenneme çevirmişlerdir.

Bilim insanları ise Erzincan-Karlıova arasındaki ‘Yedisu Fay Zonu’nda en az 7 büyüklükte bir deprem

beklemektedir. Madenin siyanürlü atık havuzu Fırat Nehri’ne sadece 700 metre uzaklıkta ve bilim insanları

olası bir depremde ya da kaza anında havuzun patlamasıyla bu zehirli kimyasallar olduğu gibi Fırat Nehri’ne

akacağı endişelerini dile getirmişlerdir. Yedisu fay zonunda meydana gelebilecek bir deprem, Türkiye

Cumhuriyeti’nin ve bölgeyi tehlikeye sokacak derecede risk oluşturmaktadır.

Sermayenin ve patronların; denetimsizliği, vurdumduymazlığı ve rant hırsı Türkiye Cumhuriyeti’ni

tehdit etmektedir.

Siyanürlü altın arama yasaklanmalı, şirket yetkilileri yargılanmalı ve onlara izin verenler hakkında

hesap sorulmalıdır.

İşçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerini hiçe sayanlar, güvencesiz ve taşeron çalıştırmayı kural haline

getirenler, sendikalaşmanın önüne engeller koyanlar bu katliamın asıl sorumlularıdır.

Ülkenin değerlerini, kaynaklarını zenginliklerini ve güzelliklerini yok edilmesine izin vermeyeceğiz

Bilinmelidir ki; bizler her türlü keyfiliğin, adaletsizliğin ve hukuk tanımaz tavrın karşısında olacağız.

Göçük altında kalan emekçilerin bir an önce sağ salim çıkarılmasını bekliyoruz. (14.02.2024)

Mehmet YEŞİLDAĞ

Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu

Genel Başkanı