18 Mart Çanakkale Zaferimizin yıl dönümünü kutlayacağız inşallah. Çanakkale'de Atatürk, Alman General Liman von Sanders’ten komutayı alıyor ve İngilizleri mağlup ediyor. Adeta o sömürge İmparatorluğunu Çanakkale'de yıkmaya başlıyor. Atatürk bunu yarbay rütbesiyle yapıyor. Atatürk bunu yaptığında, cephede asker kendi cenaze namazını kılıyordu. Cephede iki asker var, birisi savaşırken diğeri oturuyor Kur’an okuyor, dua ediyor çünkü tüfek yok. Biri şehit olduğunda diğeri tüfeği devralıyor düşmanla vuruşmaya devam ediyor. Benim geçmişim bu, tarihim bu. Benim dedem, atam, anneannem, babaannem bu. Sadece benimki değil, hepimiz böyleyiz. Dolayısıyla biz orada Atatürk'ün yanında saf tuttuk, Atatürk'ün yanında durduk, vatanı kurtardık. Çanakkale'de Kurtuluş mücadelesinde bir yandan da elimizi açıp Allah'a dua ettik. Biz buyuz zaten. Dolayısıyla bu normal olanı, anormal olanı Atatürk’ü bizim inanç çevremizden uzaklaştırıp başka bir yere itmeye çalışmak. Çünkü öyle bir insan değil, öyle bir dayatması da yok.”
“Laiklik Müslümanı da koruyan bir unsur”
Laiklik konusuna da değinen Hüseyin Baş, “Laiklik Müslümanı koruyan unsur. Bu da bazı radikal çevreleri rahatsız ediyor. Sizle çekişen dediğiniz çevre bu çevre. Niye çekişiyor? O da şu; bunlar inançlı olduğu için değil, ne inanç diye bir dertleri var, ne devlet dertleri var.” dedi.
BTP lideri açıklamalarına şöyle devam etti;
“İktidardan düşsünler, en büyük devlet düşmanı olurlar”
“Mesela bakarsınız iktidar çok devletçi, çok milliyetçi, çok halkçı vs. Bu insanlar kusura bakmayın da bundan 25 - 30 sene önce, ‘dinsiz devlet yıkılacak elbet’ sloganlarıyla yürüyen insanlardı. Şimdi bu insanlara ne oldu da bu kadar cumhuriyetçi oldular, bu kadar devletçi oldular? Bu sorunun cevabı şu; devletin sahibi oldukları için böyleler. Yarın muhalefete düşsünler en büyük devlet düşmanı olacaklar. Dolayısıyla bu dini kullananların da, bizi sevmeyen, bizden haz etmeyen o tayfanın da din diye bir derdi yok. O alanı tutmuşlar manipüle ediyorlar, spekülasyon oluşturuyorlar, oradan bir faaliyet yürütüyorlar. O yüzden öyle görünüyorlar aslında. Din diye bir dertleri yok, böyle bir inançları da yok. Bunlar, hiçbir şekilde umurlarında değil, tek bir dertleri var, Çanakkale'de dedelerimizin denizin dibine gömdüğü insanların bugünkü ajanları. Kimisi paralı, kimisi başka şeylerle bağlanmış ama mutlaka bağlanmıştır ve oraya hizmet etme zorunluluğu, onlara bunları söyletiyor. Bunların Atatürk düşmanlıkları oradan geliyor. Bizim Atatürkçülüğümüzden dolayı bize olan düşmanlıkları da aynı yerden geliyor dolayısıyla bu çevre beni sevmez.”
“Suriyeli sorunu Esad ile masaya oturularak çözülür”
Programda sığınmacı sorununa ilişkin değerlendirmeler de yapan Hüseyin Baş, “Bu sorun, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile konuşularak çözülür” dedi.
BTP lideri şunları söyledi;
“Ama sorunun temeline inmemiz lazım. Bu ülkede niye Suriyeliler var, bunu sormamamız lazım. Ben, ‘Suriyelilerden rahatsız oluyorum’ rahat bir cümle ama niye var, hepimizi sorumlu tutan bir cümle. Afganlar bu ülkede niye var, soralım! ABD Afganistan'a girdiğinde biz ABD’nin yanında olduk ve Afganistan'ı karıştırdık, siyasi istikrarını bozduk. Taliban'dan kaçan insanlar buraya geldi. Sonuç bu! Biz onu yapmasaydık o insanlar yurtlarından buraya gelmeyecekti. Kişisel olarak değerlendirmiyorum ben, Afgan iyi mi kötü mü hiç ilgilenmiyorum. Dünyanın en iyi insanı olsa bile herkes evinde yaşamalı. Dolayısıyla bu insanlar niye buradalar sorusunu sormamız lazım. Buradalar, çünkü bizim hükümetimiz 20 yıldan beri başta komşularıyla, daha sonra uzak ülkelerle dahi ABD’nin çıkarlarına göre hareket etti. Suriye karıştırıldı, Suriye'yi kim karıştırdı? Biz buna alet olduk. Irak'ın karışmasına biz alet olduk, Libya'nın karışmasına biz alet olduk, Afganistan'ın karışmasına biz alet olduk.
“ABD’nin çıkarı için ülkeleri karıştırdık, Avrupa’nın çıkarı için bu ülkelerden gelenleri ülkemizde tuttuk”
Karıştırılan bu ülkelerin insanlarının hedefinin aslında Avrupa'ya gitmek olduğunu ifade eden BTP lideri AKP iktidarının Avrupa Birliği ile yaptığı anlaşmaya dikkat çekti.
Baş, “Türkiye'ye geldiler, Avrupa'ya geçerken Avrupa kapıları kapattı ve bize ‘al sana 5 milyar Euro, tut 5 milyon sığınmacı, al sana 3 milyar Euro tut 3 milyon daha sığınmacı’ dediler. İş buna döndü. Yani önce Amerika'nın çıkarları için oraları karıştırdık, sonra o insanları ülkemize aldık, sonra da Avrupa'nın çıkarları için insanları ülkemizde tuttuk. Bu en basit ifadeyle iş bilmezliktir, beceriksizliktir ötesini söylemiyorum ekranlar karşısındayız diye. Ötesi çok daha vahim bir ifadeyle karşılanır ama en basit ifadeyle beceriksizlik bu. Bunu algıladığımız zaman bu sorunu rahatlıkla çözebiliyoruz” dedi.
“BTP’yi bu seçimde yükseltin…”
“Biz Esad'la masaya oturursak Türkiye'de Suriyeli kalmaz” ifadesini tekrarlayan Hüseyin Baş, “Esad bizimle oturur mu?” sorusuna ise şu cevabı verdi; “Ben ülkenin başında olursam oturur ama Sayın Cumhurbaşkanımızla, ben de Esat’ın yerinde olsam oturmam ama bilemem Esat nasıl davranır! Ama bu işin başka çözüm mercii yok. O yüzden diyorum ki BTP’yi bu seçimde yükseltin, BTP'nin adaylarına oy verin genel seçimlerde biz hakikaten Meclis’e gireriz ve biz o Meclis’te bunları yaptırırız” dedi.