SEKTÖREL

Dünyanın ilk “İki Kişilik Teras Restoranı”

Sadece akıllarda değil, kalplerde de yer edindiğine inandığı “İki Kişilik Teras Restoran” güzel an’lara Ayvalık’la birlikte Urla’da da tanıklık ediyor.

Beyaz yakadan garsonluğa, işsizlikten iflasa, evlat kaybından aile dramına, başarısız bir evlilikten aşk acısına, hastalık, umutlar, müzik ve yemek… İşte benim hikayem diyor Can Sabri Dolu…

Can Sabri Dolu’nun Adana’da başlayan hikayesi şehirler arası yaşanmışlıklar ve Ayvalık’tan sonra Urla’da devam ediyor. Hayatın getirdikleri karşısında pes etmeyen ve yaşadıkları neticesinde yoktan var etme yetilerini ortaya koymayı başaran Can Sabri Dolu, yaşamı boyunca edindiği tüm bilgi, beceri ve deneyimlerinin karşılığında “İki Kişilik Teras Restoranı” kurarak dünyada bir “ilk”e imza attı.

Ayvalık’ta bir yıl önce misafirlerini ağırlamaya başlayan dünyanın ilk “İki Kişilik Teras Restoranı”, çok kısa sürede kendini özel hissedenlerin, unutulmaz bir akşama imza atmak isteyenlerin tercihi oldu. Sadece akıllarda değil, kalplerde de yer edindiğine inandığı “İki Kişilik Teras Restoran” güzel an’lara Ayvalık’la birlikte Urla’da da tanıklık etmeyi sürdürüyor.

“SİZ ÇOK ÖZELSİNİZ”

“İki Kişilik Ayvalık”ta ve Urla’da baş başa bir yemek ve herkesten, her şeyden uzakta, sadece ‘an’da kalarak çok özel bir deneyim yaşayarak, siz de kendinizi hayata karşı ödüllendirin…

Can Sabri Dolu’nun girişimiyle Urla’ya misafir olan konsept mekanda her akşam sadece iki kişi konuk ediliyor. 19.00’da servis başlayan gece 23.30’da sona eriyor. Misafirlerine en özel günlerinde çözüm ortaklığı yapan Can Sabri Dolu, konaklama ihtiyaçlarını ve akşam yemek programına ilişkin kendilerini özel hissetmelerini sağlayacak yönlendirmeleri de organize ediyor. Misafirlerini VIP araç ile bulunduğu alandan alıp transfer hizmetinin de gerçekleştirildiği gece 30 dakikalık bir çello resitali ile taçlandırılıyor. Menüde ise, isteğe göre vegan, vejeteryan, et, balık ve şusi menüleri yer alıyor. 

YOKLUKTAN DOĞAN RESTORAN…

 “ Kişilik Ayvalık”ın başarısını dostlarıyla paylaşmak isteyen Sabri Can Dolu, geçtiğimiz hafta sonu Süheyla-Mustafa Önen çiftinin ev sahipliğinde, dostlarıyla ve mekanın müdavimleriyle Urla’da bir araya geldi. Özel bir menü eşliğinde sunumların yapıldığı geceye Fadik Sevin Atasoy, Emel Göksu, Ayça İnci, Ayçin İnci, Burhan Şeşen, İlhan Güzeliş, Urla Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Ahmet Birol Aydınhan, Urla Belediyesi Başkan Danışmanı Hamza Mert Mertoğlu, Urla Kent Konseyi Başkanı Hadi Başman ile birlikte İzmir, Urla ve Ayvalık’tan gelen konuklar katıldı.

Can Sabri Dolu, yaptığı konuşmada; “İki kişilik restoranın kuruluş fikrinin yokluktan geldiğini söylerken, “Bana hep sordular bu fikir nereden geldi diye. Gerçekten yokluktan geldi. Yokluğun içindeydim, dibinin dibini yaşadığım bir dönemdi. Bu sadece kirama destek olsun diye haftada bir gün yönetebileceğim bir iş operasyonuydu. Ama bugün ana işim oldu. Ayvalık’tan sonra Urla ile iş çok başka boyutlara ulaştı. Proje insanlara çok güzel geçti. İnsanların kendini özel hissetme duygusu, kedini özel hissetme arzusu, baş başa kalabilme arzusu bu projeyle gündeme geldi. Dünyada İtalya’da bir malikanede de var bu konsept. Ancak biz iki kişilik terasta, 16 metrekarelik bir alanda hizmet veriyoruz” diyerek misafirlerine ve destek olan herkese teşekkürlerini iletti.

 

CAN SABRİ 

İLE HAYATA DAİR…

Adana Çukurova Üniversitesi İşletme mezunuyum. Aynı zamanda da diş protez teknisyeniyim. Kurumsal çalışma hayatım oldu. 2009 yılında ailevi sebeplerden dolayı kurumsal iş hayatımı sonlandırıp Adana'ya dönüş yaptım. 

Aile olarak zor bir süreçten geçiyorduk. Evde oturup ne iş yapacağımı düşünürken, diş protez laboratuvarlarında bir çevrem vardı ve onların öğle yemeklerini vermeye karar verdim. Hızlıca görüşmeleri sağladım ve yaklaşık günlük 60 ile 70 kişilik yemek organizasyonu sağladım. Ancak bu işi yapabilecek ne bir iş yeri vardı, ne de teçhizat. 

Hayatımı ilk yoktan var etme kısmına burada, bu işle birlikte başlamış oldum. Yemek yapmayı çok severdim. Annem, dedem ve anneannem Anadolu mutfağında inanılmaz iyilerdi. Bende sanırım onlardan el aldım. Yemek dağıtımına bir arkadaşımın arabasını ödünç alarak başladım. Çok kısa sürede yapmış olduğum yemekler ve ikili ilişkilerim sayesinde yeni yeni sipariş noktaları oluşmaya başladı. İftar yemekleri, düğün yemekleri vermeye başladım. 

“BİR GECEDE İFLAS ETTİM”

Bir gün bir arkadaşım Adana’da blue jazz konserine davet etti. O gün orada biriyle tanıştım. Bana ne iş yaptığımı sorduğunda yemek şirketim var demiştim. Evet faaliyet konusu tam olarak öyle ancak resmiyet kazanmamıştı. İsmi Asilzade yemekçilikti.

Benimle iş yapmak istediğini ve İncirlik hava üssü içinde taşeron firmalara yemek vermemi istedi. 1000 kişilik kapasiteniz var mı dediklerinde tabi ki var dedim. Oysa ki yoktu. Ben işin onayını aldığımda hiç param yokken, 1000 kişi kapasiteli bir catering firması kurdum. A’dan Z’ye borçla yaptığım bir fabrikaydı. Sekiz ay sonra tüm işlerimi gözümün yaşına bakmadan bir gecede fes ettirdiler. Ve kabus gibi günler kapıdaydı. Bir şekilde ben bu defteri kapattım ve eski mesleğime geri döndüm. Diş laboratuvarına… 

Sonrasında eski arkadaşlarım emlak şirketi kurmuşlardı, beni istediler bende kabul ettim. Satış danışmanı olarak başladığım işin üçüncü haftasında ilk evi sattım ve ciddi bir komisyon hak edişi aldım. Bir yıl sonra artık müteahhitler tarafından konuşulur hale geldim.

SOKAKTA, BANKTA GEÇEN ÜÇ AY

Ve evlenme kararı aldım. Evliliğimin birinci yılında kardeşimle büyük bir markadan bayilik aldık. Markanın Adana bölge distribitörü iflas verdi. Böylelikle bizim de iflasımız gerçekleşti. Ardından 7 aylık bebeğimizi anne karnında kaybettik. Ve sonra tutunamadık, ayrıldık. Mersin’de bir meyhanede işe başladım. İki ortaklıydı işletme. Ben sürekli iyi kıyafetler giyerdim, takım elbisem, mendilin ve kravatım olurdu. Beni diğer ortak istemedi ve işten çıkardılar. Mersin'de cep sineması denilen sahilde bir bankta ilk defa kanun çantasını açtım ve şarkılar çalmaya başladım. Kendime geldiğimde çantanın içinde epey para birikmişti. “Yeni işim hayırlı olsun” dedim kendime. 

Ve o bankta 3 ay kadar uyudum. Ancak o takım elbise hep üzerimdeydi. Yaklaşık 4 ay camiinin misafirhanesinde yaşadım.  Bir pazar günü yürüyen bir çiftin dikkatini çekmişim. Rahmetli olan oğlum, iş hayatında yaşadıklarım, her şey ağır gelmişti ve gözyaşlarım akıyordu. Yanıma geldiler ve benimle tanışmak istediklerini, sohbet etmek istediklerini söylediler. Kimseye bir şey anlatacak halim yoktu. Kendime dahi anlatamazken bir başkasına neyi, ne kadar anlatabilirdim bilmiyorum. 

Bir kaç şeyden bahsettim ve Mersin'de bir işletmenin işletme müdürü aradığını, istersem beni tanıştırabileceklerini söylediler. O gün hayatımda yeni bir sayfa daha açıldı. İşletme sahipleri olan Jale hanım ve Yıldırım bey ile tanıştık. Bir yıllık bir iş hayatım oldu. Ailem oldular resmen. Bende özveriyle çalıştım. Ayrılmadan önce anneler gününe özel bir program tertip ettim. İşletmeden 40 TL'ye fiks menü satın aldım, 100 TL'ye müşteriye sattım. Arada kalan 60 TL'yi Çocuk Esirgeme’ye bağışta bulunacağımızı söyledim.  Kabul ettiler. Mersin büyükşehir orkestra şefiyle görüşüp projeyi açıkladım ve saz talebinde bulundum. Sağolsunlar saz ekibi tahsis ettiler. Ve sahnenin sunuculuğunu, solistliğini kendim yaptım. O gece davet için 250 kişi geldi ve işletmenin de kendi portföyü katılım sağladı, salon doldu. Ben o gün işletmeci olabileceğimi anladım

Ve Adana’ya döndüm, meyhane açtım. Tekrar evlenme kararı aldım. Nikaha yakın bir zamanda çok ciddi bir karaciğer rahatsızlığına yakalandım. Ve nikaha bir gün kala da terkedildim. 

BİLGİ, BECERİ VE DENEYİM

Bir taraftan aşk acım, bir taraftan rahatsızlığım ağır gelmişti. Ve bir süre sonra Kuşadası’nda bir otelde müdür olarak işe başladım. Ancak psikolojik ve genel sağlığım otelin temposuna çok elverişli değildi.

İstifamı verip Ayvalık’a geldim. Bir meyhanede garsonluk yapmaya başladım. Şirket evinde 2,5 metre karelik bir odada yaşamım devam ederken her gün ağlıyordum. Altı ay sonra bir şirket keşfetti beni ve 15 bin lira maaşla işe başladım. Sonra kendi evime çıktım. Maaşım bir süre sonra artık yetmemeye başladı. Ve benim bir iş alanına ihtiyacım vardı. Yoktan var etme yetilerimi ortaya koyarak yaşamım boyunca edindiğim tüm bilgi, beceri ve deneyimlerimin karşılığı olan dünyanın ilk 2 kişilik teras restoranını kurdum.